KAMUDAN İHRAÇ SONRASI EMEKLİ İKRAMİYESİ ALINMASI ŞARTLARI NELERDİR ?
- Fevzi Öztaş
- 3 Oca
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 3 Mar
KAMUDAN İHRAÇ SONRASI EMEKLİ İKRAMİYESİ ALINMASI ŞARTLARI NELERDİR ?
2016 yılı ve sonrasında kamuda çalışan bir çok kişi kanun hükmünde kararnameler ile ihraç edilmişlerdir. Bunun sonucunda ihraç edilen kişilerin ihraç edilinceye kadar yapmış oldukları çalışmaların karşılığının ne olacağı sorunu ortaya çıkmıştır.
Kurum tarafından ilk uygulamalarda 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 89 uncu maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre, anılan Kanun ve/veya 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki hizmetlerinin yanı sıra 5510 sayılı Kanunun 4/1-(a) ve/veya 4/1-(b) bendi kapsamında veya 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklara tabi hizmet süreleri bulunması halinde 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilmiş hizmet süreleri üzerinden kendilerine veya vefatları halinde hak sahiplerine aylık bağlandığında söz konusu çalışmaların 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde belirlenen kıdem tazminatına hak kazanma koşullarına uygun biçimde sona ermesi şartıyla emekli ikramiyesi ödenmektedir.
Yani kamudan ihraç işlemi ile çıkarılan kişilerin başka bir madde kapsamında sigortalı çalışması halinde hizmet birleştirmesi yapılarak kıdem tazminatına hak kazanma koşullarına uygun biçimde sona ermeyenlere diğer bir deyişle ihraç edilen kişilere emekli ikramiyesi ödenmemekteydi. Ancak 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesi uyarınca kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona erenlere bu hizmet süreleri üzerinden emekli ikramiyesi ödenmekteydi.
Daha sonra açılan davalar neticesinde insanların 5434 sayılı Kanun ve/veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamında hizmet sürelerinin emekli aylığı bağlanması için öngörülen 20 veya 25 yılın üzerinde olması nedeniyle tek başına bu hizmet süreleri ile de 5434 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin birinci fıkrası kapsamında emekli ikramiyesine hak kazandıkları tespit edildiğinden Sosyal Güvenlik Kurulu Yönetim Kurulunun 06.01.2022 tarih 2022/03 sayılı kararı ile ödeme yapılmaya başlanmıştır. Yazımızda bu karar uyarınca emekli ikramiyesine hak kazanma şartları açıklanacaktır.
5434 sayılı Kanun’un 26/01/2012 tarih ve 28185 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6270 sayılı Kanunla değişik 89. maddesinin 1. fıkrasında,
"Hizmet sürelerinin tamamı bu Kanun ve/veya 31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4 üncü maddesi kapsamında geçenlerden emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker ve sivil tüm iştirakçilere, her tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarın bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir." kuralına,
2. fıkrasında ise,
"Birinci fıkra kapsamına girmemekle birlikte, bu Kanun ve/veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamında hizmeti bulunanlardan mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden emeklilik, yaşlılık ya da malullük aylığı bağlananlara ise; bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerine tabi olarak bu Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda geçen çalışmalarının, 25/08/1971 tarih ve 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak sona ermiş olması şartıyla emekli ikramiyesi ödenir." kuralına yer verilmiştir.
5434 sayılı Kanun'un 6270 sayılı Kanunla değişik 89. maddesinin 1. fıkrasına göre, hizmetlerinin tamamı sandığa tabi olarak geçen iştirakçilere yapılacak ikramiye ödemesinin, sandığa tabi hizmetlerinin ne şekilde sona ermiş olmasına bakılmaksızın, sandıktan aylık bağlanmış olması veya toptan ödeme yapılmış olması koşuluna bağlandığı, farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmetleri birleştirilmek suretiyle aylık bağlananlara yapılacak ikramiye ödemesinin ise, aynı maddenin 2. fıkra hükmünde düzenlendiği ve sandığa tabi hizmetin kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olması koşuluna bağlandığı görülmektedir.
5510 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca uygulanmasına devam olunan 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 1.maddesinde, bu Kanunun amacı; çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle ilgililerin sosyal güvenliklerinin sağlanması olarak belirtilmiş, aynı Kanunun, "Hizmet sürelerinin birleştirilmesi" başlıklı 4. maddesinde ise, farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet sürelerinin, bu Kanuna göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirileceği, ancak hizmet sürelerinin toplamının aylık bağlanmasına yeterli olmaması halinde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır.
Görüleceği üzere, 2829 sayılı Kanunun amacının; herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tabi olarak geçen hizmet süreleri tek başına aylık bağlanmaya yeterli olmayan sigortalıların, bu hizmet sürelerinin, varsa diğer sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet süreleriyle birleştirilmek suretiyle sosyal güvenliklerine kavuşturmak olduğu, Kanunun belirtilen amacı gözetildiğinde, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tabi olarak geçen hizmet süresi, tek başına o kurumdan aylık bağlanmasına yeterli olması halinde, bu sürenin, diğer sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet süreleriyle birleştirilmesinin, ilgilinin iradesi ve talebine bağlı olması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dolayısıyla, hizmetlerinin tamamı sandığa tabi olarak geçen ve hizmeti, kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermemiş olan sandık iştirakçilerine 5434 sayılı Kanunun 89/1 maddesine göre koşulsuz ikramiye ödenirken, sandığa tabi hizmeti tek başına sandıktan aylık bağlamaya yeterli olduğu halde, fazladan, diğer bir ifadeyle hiç ihtiyacı yokken hizmetleri birleştirilmek suretiyle sandıktan aylık bağlanan iştirakçilerin, sandığa tabi hizmetinin kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermediğinden bahisle ikramiyeden yoksun bırakılmasının, 2829 sayılı Kanunun amacına, eşitliğe ve hakkaniyete aykırılık oluşturacağı açıktır. Bu nedenlerle mahkemelerce çok sayıda dosya da iptal kararları verilmiş ve akabinde kurum tarafından karar alınarak ödeme işlemlerine başlanılmıştır.
Bu durumda 5434 sayılı Kanun ve/veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki görevlerinin sona erdiği tarih itibariyle söz konusu hizmet süreleri tek başına;
kendilerine 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre emekli aylığı bağlanacak olanlar için bağlanacak emekli aylığına özgü hizmet süresi koşulunu,
kendilerine 4/1-(a) veya 4/1-(b) bendi kapsamında veya 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki banka sandıklarından yaşlılık aylığı bağlanacak olanlara ise ilk defa çalışmaya başladıkları tarihe göre 5434 sayılı Kanunun geçici 205 inci ve 39 uncu maddesinin (b) bendindeki kadınlarda 20 veya erkeklerde 25 yıl koşulunu,
karşılayanlara, 1475 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma koşullarına bakılmaksızın emekli ikramiyesi ödenmektedir.
Konunun daha iyi anlaşılması için bir kaç örnek vermek gerekirse;
Örnek 1: 1985-1995 yılları arasında 4/1-(a) bendi kapsamında 10 yıl çalıştıktan sonra 10.03.2001 tarihinde 4/1-(c) bendi kapsamında çalışmaya başlayan ve bu görevi yürütmekte iken 20.01.2023 tarihinde kamu görevinden çıkartılan bir kadın sigortalıya, 4/1-(c) bendi kapsamında emekli aylığı bağlanmıştır. İlk defa 08.09.1999 tarihinden önce çalışmaya başlaması nedeniyle emekli aylığına hak kazanmak için en az 20 yıl hizmet süresine sahip olması gerektiğinden kamu görevinden çıkartıldığı tarih itibariyle 5434 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamında geçen hizmet süresi toplamı tek başına 20 yılın üzerinde olduğundan (21 yıl 11 ay) söz konusu sürelerine genel hükümlere göre emekli ikramiyesi ödenecektir.
Örnek 2: 22.06.1995 tarihinde 4/1-(c) bendi kapsamında çalışmaya başlayan, söz konusu görevini yürütmekte iken 01.09.2019 tarihinde kamu görevinden çıkartılan, 2019-2024 yılları arasında 4/1-(a) bendi kapsamında 4 yıl çalışan ve birleştirilmiş hizmet süreleri üzerinden hesaplanan ve emeklilik yaşını tamamladığı anlaşılan bir erkek sigortalıya 01.02.2024 tarihinden itibaren 4/1-(c) bendi kapsamında emekli aylığı bağlanmıştır. İlk defa 08.09.1999 tarihinden önce çalışmaya başlaması nedeniyle emekli aylığına hak kazanmak için en az 25 yıl hizmet süresine sahip olması gerektiğinden kamu görevinden çıkartıldığı tarih itibariyle 5434 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamında geçen hizmet süresi toplamı tek başına 25 yılın altında olduğundan (24 yıl 2 ay) söz konusu sürelerine emekli ikramiyesi ödenmeyecektir.
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Günümüzde sosyal güvenlik mevzuatı çok fazla düzenlene ve atıf içerdiğinden anlaşılması zor ve meşakkatli bir hal almıştır. Bu nedenle davaların hangi mahkeme de açılacağı hususu kafaları karıştırmaktadır. Yine açılacak davalarda idare mahkemesi mi yoksa iş mahkemesinin mi görevli olduğu noktasında bazen mahkemelerin dahi kafası karışmaktadır.
5510 sayılı Kanun'a 5754 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 4. maddenin yürürlüğe girmesinden önce 5434 sayılı Kanun kapsamında bulunan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği belirtilmiş; 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğünden sonra, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevli olacağı düzenlenmiştir.
Görüleceği üzere, 5754 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden önce memur ve diğer kamu görevlileri ile bunların hak sahiplerine ilişkin olarak tesis edilen işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerinde, bunlar dışında kalan sigortalılar ve bunların hak sahipleri hakkında tesis edilen işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların ise adli yargı yerinde bulunan yetkili iş mahkemelerinde çözümleneceği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla, davanın idari yargı yerinde görülebilmesi için, dava konusu edilen işlemin, 5510 sayılı Kanun'a 5754 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 4. maddenin yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden önce 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu kapsamında bulunan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bunların hak sahiplerine ilişkin olarak tesis edilmiş olması gerekmektedir.
Yetkili mahkeme ise hem 5510 sayılı kanunda düzenlenen hem de 2577 sayılı Kanun'un 32. maddesinin 1. fıkrası uyarınca Ankara Mahkemeleridir
Comments